14 Mart 2008

SÖZCÜK TÜRLERİ

1) AD (İSİM)
Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir. İsimlerle, karşıladıkları kavram ve nesneler arasında çok sıkı bir ilgi vardır. Bunlar daima birbirlerini çağrıştırır. Örneğin “kitap” sözü aklımızda hemen varlık olarak “kitap” nesnesini canlandırır. Ya da bir kitabı gördüğümüzde zihnimize hemen onu karşılayan isim gelir. Kavramlar için ise bu kadar belirgin bir ilişkinin varlığını söyleyemeyiz. Örneğin “dert” dendiğinde aklımızda bir nesne canlanmaz; ancak bunun insanı sıkıntıya sokan bir durum olduğu zihnimizde belirir. İsim değişik yönlerden incelenir: 1) Varlıklara Verilişlerine Göre: a. Tür Adı: Aynı türden varlıkları karşılayan isimlerdir. Bu varlıkların benzerleri etrafta çoktur: ağaç, top, kitap vs. b. Özel Ad: Tek olan, tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılayan isimlerdir. Yer adları (Samsun, Uludağ…) Kişi adları (Ahmet, Mustafa…) Ülke adları (Pakistan, Şili) Kitap, dergi, gazete adları (Yaban, Tanin…) Kurum adları (Marmara Üniversitesi, Kızılay) Dil adları (Türkçe, İngilizce…) Din ve mezhep adları (İslamiyet, Ortodoks…) Hayvanlara verilen adlar (Boncuk, Tekir…) Bir isim, her zaman tür adı olmayacağı gibi her zaman özel isim de olmaz. “Mevsimlerden baharı severim.” derken “bahar” tür adıdır; “Bugün Bahar sınıfta yoktu.” cümlesinde bu isim bir kişi adı olmuş ve özel ad haline gelmiş. Elbette bunun tersi de olabilir. “Uzaydan Dünya’nın resmini çekmişler.” cümlesinde “Dünya” özel bir isimdir. Çünkü bir gezegeni karşılar. “Dün, seni, dünyayı dolaştım, bulamadım.” cümlesinde ise “dünya” çok yer gezmek anlamında mecaz bir anlama gelmiş ve cins ismi olmuştur. Not : Özel isimlerin baş harfleri daima büyük harfle yazılır. 2) Karşıladığı Varlığın Sayısına Göre: a. Tekil Ad: Sayıca tek bir varlığı karşılayan isimlerdir: kalem, silgi, ev… b. Çoğul Ad: Sayıca birden çok varlığı karşılayan isimlerdir. İsimlere (-ler, -lar) eki getirilerek yapılır: ağaçlar, evler, kitaplar… c. Topluluk Adı: Çoğul eki almadan birçok varlığı karşılayan isimlerdir: toplum, halk, millet, ordu, bölük, sürü… Topluluk isimleri de çoğul eki alabilir. Bu durumda grupların çoğulu bildirilmiş olur. Örneğin “Dünya milletlerinin yakınlaşması gerekir.” derken kendi içinde bir grup oluşturan “millet” sözüyle birden fazla grup anlatılmış olur. 3) Varlıkların Oluşlarına Göre Adlar: a) Somut Ad: Duyularımızdan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkların adlarıdır: ses, ışık, karanlık, rüzgar, çiçek, masa... b) Soyur Ad: Duyularımızla algılayamayıp sezebildiğimiz kavramların adlarıdır: melek, aşk, çile, emek, özlem, mutluluk...

2) SIFAT (ÖNAD)

Adları niteleyen ya da belirten sözcüklerdir.Sıfatlar ancak varlıklarla ortaya çıkar. Bu nedenle tek başlarına kullanılamaz. Sıfat olarak kullanılan çoğu sözcük bazen bir kavramın karşılığıdır. Örneğin “mavi”, bir renk adıdır, “iki”, bir sayı adıdır. Ancak bu sözcükler isimlerin özelliklerini bildirecek duruma gelirse sıfat olur.

Örneğin:“Mavi gözlerine bayıldım.” cümlesinde “mavi” göz isminin rengini bildirdiğinden sıfattır. Ya da “iki” sözü; “İki kalemi vardı.” cümlesinde kalemlerin sayısını bildirdiğinden sıfat olmuştur. Bu genel bilgilerden sonra, şimdi de sıfatların çeşitlerini görelim.

1) Niteleme sıfatları

Varlıkların yapısal özelliklerini ortaya koyan sıfatlardır. Bunlar varlığın nasıl olduğunu bildirir ve isme sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir.“Kurumuş yapraklar yere döküldü.” cümlesindeki altı çizili sözcük, yaprağın nasıl olduğunu yani niteliğini bildiriyor. İsme “Nasıl yapraklar?” diye sorarsak cevap olarak “kurumuş” sözünün geldiğini görürüz.

2) Belirtme sıfatları

Varlıkların diğer varlıklarla ilgileri sonucunda aldığı özellikleri belirten sıfatlardır. Kendi arasında dört gruba ayrılır:

a) İşaret Sıfatı: Varlıkların bulunduğu yerleri gösteren sıfatlardır. Söyleyen kişinin, sözünü ettiği nesneye uzaklığına göre değişir.“Bu evi biz aldık.” cümlesinde evin yakın olduğu;“Şu evi biz aldık.” cümlesinde biraz uzak;“O evi biz aldık.” cümlesinde çok uzak ya da, sözü edilen bir evin olduğu anlaşılır. Bu cümlelerde altı çizili sözcükler işaret sıfatıdır. Bu tür sıfatlar isme “hangi” sorusunun sorulmasıyla bulunur. “Hangi ev?”, “ “Bu ev” gibi…Bazı işaret sıfatları ise yer bildirir. Bunlar çoğu zaman “-ki” ekini alarak kullanılır.Buradaki evi biz aldık.Şuradaki evi biz aldık.Oradaki evi biz aldık.cümlelerinde bulunan altı çizili sözcükler yer bildiren işaret sıfatlarıdır. Bunların dışında; öteki sokak, beriki ağaç gibi yer bildiren sıfatlar da vardır. b) Sayı Sıfatları : İsimlerin sayısal özelliklerini bildiren sıfatlardır. Birkaç türü vardır.Sınıfta yedi öğrenci vardı. (Asıl sayısıfatı)Yedinci öğrenci gelsin. (Sıra sayı sıfatı)Yedişer kişi geldi. (Üleştirme sayı sıfatı)Yedi de bir ihtimal var. (Kesir sayı sıfatı)Çeyrek ekmek aldı. (Kesir sayı sıfatı) c) Belgisiz Sıfat : İsimlerin nicelik yönüyle belirsizliklerini ifade eden sıfatlardır.Bazı konularda bilgisi yoktur.Birtakım yanlış fikirleri vardı.Hiçbir öğrenci gelmemişti.Bütün kitapları aldı.Her yer tertemizdi.Bir gün bu iyiliğinizi ödeyeceğim.cümlelerinde koyu renk sözcükler belgisiz sıfatlardır. İsimleri sayıca az çok belli etmişler; ancak tam bir özellik bildirmemişlerdir. d) Soru Sıfatı : İsimlerin niteliğini, herhangi bir özelliğini soran sıfatlardır. Bu sözcüklerin yerine konan sözcükler de sıfattır.Nasıl filmleri seversin?Kaçar lira ayırmamız gerekiyor?Hangi soruyu çözemedi?

Adlaşmış Sıfat

Bazen kişinin tam olarak bilinmediği ya da niteliğinin vurgulanmak istendiği durumlarda isim söylenmeyip sıfat, ismin yerine geçirilebilir. Bu tür sözcüklere adlaşmış sıfat denir. Adlaşmış sıfatlar niteleme sıfatlarıyla yapılır. Örneğin:“Korkak insanların kendine güveni yoktur.” cümlesinde niteleme sıfatı olan “Korkak” sözcüğü,“Korkakların kendine güveni yoktur.” cümlesinde “insanlar” isminin düşmesiyle adlaşmış sıfat olmuştur.Adlaşmış sıfat olan sözcükten sonra bir isim gelirse, anlam karışıklığını önlemek için iki sözcük arasına virgül (,) konur.İhtiyar, adamlara şöyle bir baktı.İhtiyar adamlara şöyle bir baktı.Not : Sıfatla, onun nitelediği isim arasına hiçbir noktalama işareti konmaz.

Sıfatlarda Pekiştirme

* Bir sıfatın ilk iki sesine “m, p, r, s” ünsüzlerinden biri eklenip, oluşan hecenin o sıfatın başına getirilmesiyle oluşur. Ünlüyle başlayan sıfatlarda ilk ünlüye “m, p, r, s” ünsüzlerinden biri eklenir.Sarı sayfalar›sapsarı sayfalar, Kırmızı›kıpkırmızı elbise, Mor›mosmor bir yüz, Yeşil›yemyeşil tabiat, Temiz›tertemiz toplum... Bu kurala uymayan pekiştirme sıfatları da vardır: sapasağlam, yapayalnız, çırılçıplak, çepeçevre...

* Tekrar yoluyla da anlam kuvvetlendirilebilir. Tekrar edilen kelimeler arasına “mi” soru eki de konabilir: doğru dürüst bir iş, boylu poslu bir adam, yüce yüce yaylalar, Mini mini eller, tatlı tatlı diller... tatlı mı tatlı diller, sevimli mi sevimli bir yüz, sıcak mı sıcak bir hava...

Sıfatlarda Küçültme

* Sıfatların anlamlarında, bazı eklerden yararlanarak kısma, daraltma, küçültme yapılabilir.

Bunun için “-cik, -ce, -cek, -(i)msi, -(i)mtırak” ekleri kullanılır:Geniş bir oda › daha az genişi › genişçe bir oda, Uzun bir çocuk › daha az uzunu › uzunca bir çocuk, Büyük ev › daha az büyüğü› Büyükçe / büyücek bir ev, Küçük çocuk › daha az küçüğü› küçükçe bir çocuk, Tatlı elma › daha az tatlısı › tatlımsı bir elma, Ekşi erik › daha az ekşisi › ekşimsi / ekşimtırak erik...

Yapı Bakımından Sıfatlar

Sıfatlar da isimler gibi yapı bakımından basit, türemiş ve birleşik olmak üzere üçe ayrılır:

1. Basit Sıfatlar: Herhangi bir yapım eki almamış ve başka bir kelimeyle birleşmemiş sıfatlardır.Kara gün, kırmızı gül, bol yemek, iri taş, iyi insan, son yolculuk, dost ülke, düz çizgi. 2. Türemiş Sıfatlar: İsim ya da fiil köklerine ve gövdelerine getirilen isim yapım ekleriyle oluşturulmuş sıfatlardır.Kiralık ev, yıllık izin, tuzlu su, Aydınlı Hasan, işsiz adamlar, ölü balık, sütçü kadın, yarınki maç... 3. Birleşik Sıfatlar: Yapısında birden fazla kelime barındıran sıfatlardır.Külyutmaz öğretmen, mirasyedi gençler, boşboğaz insanlar, boğazına düşkün adam, birtakım sorunlar, cana yakın çocuk...Birleşik sıfatlar ikiye ayrılır:

* Kaynaşmış birleşik sıfatlar: Anlamca kaynaşmış sıfatlardır. Birden fazla kelimenin sözlük anlamlarından az ya da çok uzaklaşarak, aralarına ek ya da kelime girmeyecek şekilde birleşerek oluşturdukları sıfatlardır.Canciğer dost, vatansever sanatçı, pisboğaz çocuk, mirasyedi gençler, kahverengi elbise, eşsesli kelimeler, birkaç adam, herhangi bir öğretmen, biraz zaman, birtakım elbiseler...

* Kurallı birleşik sıfatlar: Çeşitli yollarla oluşurlar:­ Sıfat tamlaması + “-li” yapım eki: büyük yapraklı ağaçlar, dost bakışlı insanlar, kısa boylu asker, büyük kapılı bina, kırık camlı ev...­

Sıfat tamlaması + “lik” eki: yarım günlük mesai, üç kuruşluk iş...­

İsim + iyelik eki + sıfat: salonu büyük (bir) ev, çenesi düşük adam, saçı uzun bebek, rengi soluk kumaş...­

Takısız isim tamlaması + “-li” yapım eki: taş duvarlı ev, aslan yürekli çocuk, demir kapılı bahçe...­

İsim + “-den” ayrılma hâl eki + isim-fiil:kulaktan dolma bilgiler...­

İkileme + isimevsiz barksız insanlarımız, tatsız tuzsuz işlerimiz, irili ufaklı eşyalar...

3) ZAMİR (ADIL) Adın yerini geçici olarak tutabilen, ad gibi kullanılabilen sözcüklerle bazı eklere zamir denir.

Ahmet’ten öğrendim › ondan öğrendim Kitabı gördün mü? › bunu gördün mü? Öğrenciler dışarı çıktı› hepsi/herkes dışarı çıktı.

Zamirlerin Özellikleri: 1. Ad soyludur. 2. Bir ya da birden fazla adın yerini tutarlar. Onları öğrenmek için de kullanılırlar. 3. Anlamdan çok görev yönü ağır basar. 4. İsim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul ekleri) –genellikle– alabilirler. 5. Tekil ve çoğul şekilleri vardır. 6. Dolayısıyla cümlede isim gibi kullanılabilirler. 7. Cümlede tek başlarına görev üstlenebilirler. 8. Birçok sıfat, zamir olarak da kullanılabilir.

ZAMİR ÇEŞİTLERİ: 1) Kişi Zamirleri: Şahıs isimlerinin yerine kullanılan zamirlerdir: “ben, sen, o, biz, siz, onlar, bizler, sizler, kendi (dönüşlülük zamiri).” Siz bugünlede bana hiç uğramadınız. Evin duvarlarinı ben kendim boyadım. (Bu cümlede kendi zamiri öznenin anlamını pekiştirmiştir.)

2) İşaret Zamirleri: Adların yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir. Başlıca işaret zamirleri şunlardır:“bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, burası, şurası, orası, böylesi, şöylesi, öylesi...” Bu kitabı okuduysan şunu al. (Bu sözcüğü sıfat; şu sözcüğü zamir görevindedir.)

Öylelerinden her zaman kaçarım.

3) Belgisiz Zamirler: Birden fazla adın yerini tutan ya da hangi adın yerini tuttuğu açıkça belli olmayan zamirlerdir. Başlıca işaret zamirleri şunlardır:““biri, birisi, hepsi, kimi, kimisi, hepsi, tamamı, herkes, kimse, hiç kimse, çoğu, bazısı, birkaçı, birazı, birçoğu, başkası, her biri, öteberi, şey...” İnsanların pek çoğu bu konuda bilinçsizdir. Başkasının yerine konuşamam.

4) Soru Zamirleri: Soru yoluyla adların yerini tutan zamirlerdir. Cümledeki soru anlamı soru zamirleriyle de sağlanır. “ne, kim, hangisi, nere, kaçı” Yanında ne getirdin? Bunları sana kim anlattı.

5) İlgi Zamiri: Adın yerini tutan "-ki" ekidir. Eklendiği sözcüğe bitişik yazılır.

benim kalemim›benimki, onun eli›onunki Orhan’ın puanına nazaran Hakan’ınki daha yüksek. Cemal’in defteri seninkinden daha düzenli.

6) İyelik Zamiri: Getirildiği adın kime ait olduğunu belirten ek zamirlerdir. İyelik ekinin ta kendisidir. (benim) kitab-ım, (senin) kitab-ın, (onun) kitab-ı, (bizim) kitab-ımız, (sizin) kitab-ınız, (onların)kitap-ları Bugünlede iç-im kan ağlıyor. Bence yarın ev-iniz satılacak.

4) ZARF (BELİRTEÇ)

Eylemleri, eylemsileri kimi zaman da sıfatları ve başka zarfları, niteleyen ya da belirten sözcüklerdir.

* Sıfatlar adı, zarflar eylemi niteler ya da belirtir.

* Sıfatlar da zarflar da ad çekim eki alamaz.

1. Durum Zarfları: Fiilin durumunu yani nasıl yapıldığını bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir.

Çok tatlı gülümsüyor. (Nasıl gülümsüyor?)D.Z. eylem

Dargın durarak bir şey kazanamazsın.D.Z. eylemsi

2. Zaman Zarfları: Fiilin ne zaman yapıldığını bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan “ne zaman” sorusuna cevap verir.

Okulu gelecek sene bitireceğim.

Kâmil dün akşam telefon etti.

Günlerden beri yağmur yağıyordu.

3. Yer – Yön Zarfları: Fiilin yöneldiği yeri bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan “nereye” sorusuna cevap verir ve ek almaz.

Ahmet içeriye girdi. (çekim eki aldığı için, isimdir; dolaylı tümleçtir.)

Arkadaşlar, içeri girer misiniz? (zarf)

Dışarı çıkmak için uğraşıyordu.

4. Miktar (Ölçü, Azlık – çokluk) Zarfları: Zarflar içinde çok değişik özellikler gösteren sözcüklerdir bunlar. Fiilin, sıfatın, zarfın, adlaşmış sıfatın miktarlarını bildirebilen geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu zarflar “ne kadar” sorusuna cevap verir: “en, daha, pek, çok, az, biraz, kadar, denli, gibi, fazla...”

Benim kadar çalışırsan başarılı olursun. (eylemi belirtmiş.)

Ayakkabısı azıcık dar geliyormuş. (durum zarfını belirtmiş.)

O senden daha çabuk bitirdi. (zaman zarfını belirtmiş.)M.Z. Z.Z.

5. Soru Zarfları: Eylemin anlamını soru yoluyla belirten zarflardır, daha doğrusu diğer zarfları ve cümledeki zarf tümlecini bulmaya yarayan soru kelimeleridir: ne zaman, ne kadar, nasıl, niçin, ne diye, ne, ne biçim, nice, ne denli.

Akşam eve kaçta gelirsin?

O nasıl konuşuyor öyle?

Daha ne kadar bekleyeceğiz?

Niçin bunları bana veriyorsun?

Bu saate ne gezip duruyorsunuz?

6) EDAT (İLGEÇ)

Tek başlarına anlamları olmayan, başka kelimelerle öbekleşerek değişik ve yeni anlam ilgileri kuran, birlikte kullanıldıkları kelimelere cümlede anlam ve görev kazandıran kelimelere edat (ilgeç) denir. Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar.

Özellikleri ve Örnekler:
* Türkçede isimler ve fiiller anlamlı kelimelerdir. Edatlar ise tek başlarına anlam ifade etmezler; ancak cümlede anlam kazanır veya sadece diğer kelimelere anlam katarlar. “için, kadar, -E kadar, gibi, göre, ile, üzere, yalnız, -E karşı, sanki, ancak, -dEn beri, -E doğru”
* Kelimeler arasında çeşitli anlam ilişkileri kurduğu için edatlara yardımcı kelimeler de denir. Ders çalışmak için odasına çekildi. (amaç)
Kurt gibi acıkmıştım. (benzerlik)
* Edatlar önceki kelimeyle sonraki kelime arsında anlam ilgisi kurar. Bağlaçtan ve zarflardan farkı, yeni bir anlam ilgisi koruyor olmasıdır. Sözlüden yine zayıf almış. (zarf)
Eve gittim, fakat onu bulamadım. (bağlaç)
Konuşmak üzere ayağa kalktı. (edat)
* Edatlar cümleden çıkarılınca cümlenin anlamında bir eksiklik, daralma veya bozulma olur. Güneş gibi başı göklere erdi. ›edat çıkarılınca› Güneş başı göklere erdi.
* Tek başlarına kullanamazlar. Başka kelimelerle birleşerek sıfat ya da zarf görevli öbekler oluştururlar. Dağ gibi adam yok oldu gitti. (sıfat öbeği)
Sen de benin kadar çalışsan... (zarf öbeği)
* Tek başlarına iken isim, sıfat, zarf, bağlaç olarak kullanılabilir. Bu durumda edat olmaktan çıkar: Karşı köyde akrabaları vardı. ( sıfat)
Derenin karşısına geçtik. (ad)
Her söylenene karşı çıkıyor. (birleşik fiilde isim)
Bana doğruyu söyle. (isim)
Doğru söze ne denir? (sıfat)
Lütfen doğru oturun. (zarf)
Başlıca edatlar şunlardır:
* "GİBİ":
* Benzetme edatlarındandır.Yalın hâldeki kelimelerle birlikte kullanılır.Benzetme, eşitlik anlamları katar. * Birlikte kullanıldığı kelime ile birlikte sıfat, zarf ve isim olabilir. Adamın demir gibi bileği vardı. (sıfat, benzetme)
Kurşunlar, yağmur gibi yağıyordu. (zarf, benzetme)Uyandığı gibi yataktan fırladı. (zarf, anında, zaman anlamı katmış) * İsim veya zarf gibi kullanıldığında cümle öğeleri oluşturur. Bu durumda ek alabilir. O anda utançtan ölecek gibiydi. (isim, yüklem)
Onun gibisi nerede bulunur? (isim, özne) * Bu edatın yerini bazı ekler alabilir: Şöyle garip bencileyin. (benim gibi)
Kadınsı bir gülüşü vardır onun. (kadın gibi)
"İLE":
* “Araç, alet, neden, zaman, birliktelik” ilgisi kurar. Ankara’ya uçakla giderler. (araç)
Bizi boş vaatlerle kandırdılar. (araç)
Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu. (beraberlik)
Arabanın gürültüsüyle irkildi. (neden)
Baharla birlikte leylekler de geldi. (zaman) * “-le” şeklinde bitişik de yazılabilir. Çocuk ile›çocukla
Araba ile›arabayla * “ne ile, kiminle” sorularına cevap verir. Sözünüzü balla kesiyorum. (araç)Yar ile sohbet ne güzel. (birliktelik) Not: “ile” kelimesi “ve” anlamında kullanılırsa bağlaç olur.
Bir kola ile simit aldım. (kola ve simit)

"KADAR":

* Benzetme edatlarındandır. “Karşılaştırma, benzerlik, eşitlik, yaklaşıklık, ölçü” anlamları katar. Biz de onlar kadar başarılıyız. (eşitlik, benzerlik, ölçüsünde) Gül kadar güzelsin. (benzerlik) Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar sevindi. (gibi) Bir ton kadar kömür almış (ölçü, aşağı yukarı)

"- E KADAR":

* Bir eylemin bitiş yeri ya da zamanını belirtir.

Kızılay'a kadar yürüdük. (eylemin bitiş yeri) Sabaha kadar ders çalıştık. (eylemin bitiş zamanı)

DİĞER EDATLARIN BAZILARINI DA ÖRNEK CÜMLELER ÜZERİNDE GÖRELİM:

Sınavı kazanmak için çalışmak gerekir. (koşul anlamı)

Dolaşmak için bahçeye çıktı. ( amaç anlamı)

On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı. (amaç anlamı)

Bana göre sen haklısın. (görelik)

Edebiyata karşı ilgim vardı. (yönelik)

Ormana doğru yürüdük. (yönelme)

Cebinde yalnız yol parası vardı. ("sadece" anlamında kullanıldığına göre edattır.)

Onu ancak para ilgilendirir. (sadece, bir tek)

Babanız İstanbul’dan döndü ? (soru edatı)

EYLEM (FİİL)

Bir oluşu, bir durumu veya bir kılışı kip ve kişiye bağlayarak anlatan sözcüklere eylem (fiil)denir. Pratik olarak ismi fiilden ayırmak için "–me, -ma" olumsuzluk ekini ya da "–mak ,-mek" mastar ekini kullanırız. Eğer bir sözcüğün sonuna "–ma ,-me" olumsuzluk ekini ya da "–mak ,-mek" mastar ekini getirebiliyorsak o sözcük eylem (fiil) demektir. Getiremiyorsak o sözcük ad soylu bir kelimedir.

Örnek: Sevdi——— sevmedi , sevmek

Örnek: Oturmuş—— oturmamış, oturmak

Görüldüğü gibi yukarıdaki sözcüklere "–ma,-me" ve "–mak,-mek" getirebilmekteyiz. Öyleyse bu sözcükler fiildir.

Örnek: Kitap——— kitapma , kitapmak

Örnek: Duvar——— duvarma, duvarmak

Yukarıdaki ‘sözcüklere ise bu ekleri getiremiyoruz. Öyleyse bu sözcükler isimdir.

ANLAMINA GÖRE EYLEMLER:

1. İş ve Kılış Eylemleri: Öznenin iradesiyle, bir nesne üzerinde gerçekleşen, öznenin nesneyi etkilediğini ve o nesnenin de etkilendiğini gösteren fiillerdir. Bu fiiller geçişlidir, yani bir nesneyi etkilerler.

İPUCU: Eyleme "neyi" sorusunu sorduğunuzda yanıt alıyorsanız; o eylem iş - kılış eylemidir.

Örnek: Taşımak (neyi taşımak?/ kovayı)

Yazmak (neyi yazmak?/ mektubu)

açmak, anlatmak, görmek, bilmek, silmek...

2. Durum Eylemleri: Öznenin süreklilik gösteren bir durumunu anlatan fiillerdir. Bunlar genellikle geçişsizdir, yani çoğunlukla nesne almazlar.

İPUCU: Eyleme "neyi" sorusunu sorduğunuzda yanıt alamıyorsanız; o eylem durum eylemidir.

Örnek:Uyumak, uyanmak, ölmek, susmak, oturmak, yatmak, uzanmak...

3. Oluş Fiilleri: Doğada kendiliğinden gerçekleşen eylemlerdir. Bunlar da bir nitelik değişikliği, yani bir durumdan başka bir duruma geçildiğini veya geçilmekte olduğunu bildirirler. Gerçekleşmelerinde öznenin doğrudan etkisi yoktur. Örnek: Solmak, büyümek, bayatlamak, yeşermek, uzamak...

EYLEM (FİİL) KİPLERİ

1) HABER KİPLERİ:

Eylemin gerçekleşme zamanını bildiren kiplerdir. 5 tane haber kipi vardır:

a) Bilinen (Görülen, di'li) Geçmiş Zaman:

Fiile “–dı/di/-du/-dü ; -tı/-ti/-tu/-tü” eki getirilerek yapılır.

Olumlu: Gel-di-m, Gel-di-n, Gel-di, Gel-di-k, Gel-di-niz, Gel-di-ler Olumsuz: Gel-me-di-m, Gel-me-di-n, Gel-me-di, Gel-me-di-k, Gel-me-di-niz, Gel-me-di-ler

Örnek: Araştırmalarını geçen yıl kitaplaştırarak yayımla - dı.

Örnek: Saat kaçta ve nerede buluşacağımızı şimdi hatırla - dı - m.

b) Öğrenilen(duyulan,anlatılan,miş’li) Geçmiş Zaman:

Fiile “-mış/-miş-/-muş/-müş” eki getirilerek yapılır.

Olumlu: Gel-miş-im, Gel-miş-sin, Gel-miş, Gel-miş-iz, Gel-miş-siniz, Gel-miş-ler Olumsuz: Gel-me-miş-im, Gel-me-miş-sin, Gel-me-miş, Gel-me-miş-iz, Gel-me-miş-siniz, Gel-me-miş-ler

Örnek: Okula giderken otobüste uyu - muş - um.

Örnek: Annemin anlattığına göre ben bir yaşında yürümeye başla - mış - ım.

c) Şimdiki Zaman:

Fiile “-yor” eki getirilerek yapılır.

Olumlu: Gel-i-yor-um, Gel-i-yor-sun, Gel-i-yor, Gel-i-yor-uz, Gel-i-yor-sunuz, Gel-i-yor-lar Olumsuz: Gel-mi-yor-um, Gel-mi-yor-sun, Gel-mi-yor, Gel-mi-yor-uz, Gel-mi-yor-sunuz, Gel-mi-yor-lar

Örnek:

Bir yer var, bil - i - yor - um;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duy - u - yor - um;

Anlat - a - mı - yor - um.

d) Gelecek Zaman:

Fiile “-acak/ecek” eki getirilerek yapılır.

Olumlu: Gel-eceğ-im, Gel-ecek-sin, Gel-ecek, Gel-eceğ-iz, Gel-ecek-siniz, Gel-ecek-ler Olumsuz: Gel-me-y-eceğ-im, Gel-me-y-ecek-sin, Gel-me-y-ecek, Gel-me-y-eceğ-iz, Gel-me-y-ecek-siniz, Gel-me-y-ecek-ler

Örnek:

Önümden çekilirsen

İstanbul görün - ecek

Nerede olduğumu bil - eceğ - im

Sisler utan - acak, eğil - ecek...

e) Geniş Zaman:

Fiil kök veya gövdesine “-r" ; "-ar/-er" ; "-ır/-ir/-ur/-ür" eki getirilerek söz konusu olan işin vb. geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanların tümüne ait olduğunun, yani her zaman tekrarlandığı bildirir.

Olumlu: Gel-i-r-im, Gel-i-r-sin, Gel-i-r, Gel-i-r-iz, Gel-i-r-siniz, Gel-i-r-ler Olumsuz: Gel-me-m, Gel-me-z-sin, Gel-me-z, Gel-me-y-iz, Gel-me-z-siniz, Gel-me-z-ler

Örnek: Ağla - r - ım, ağlat - a - ma - m; hissed - er - im, söyle - y - e - me - m

2) DİLEK KİPLERİ:

Dilek kipleri, fiillere dilek anlamı katan kiplerdir. Fiilin zamanını bildirmezler. 4 tane dilek kipi vardır:

a) Gereklilik Kipi:

Fiile “-malı/meli" eki getirilerek yapılır. Belirtilen işin yapılması gerektiğini bildirir. “lâzım, gerek, icap eder” anlamlarını verir.

Örnek:

Bütün bunların üstüne

Hepsinin üstüne sevda sözleri söyle - meli - y - im ;

Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim

Sonra sen gel - meli - sin dilimin ucuna adın gel - meli

b) İstek Kipi:

Fiile “-a /-e” eki getirilerek yapılır. Fiilin yapılmasının istendiğini bildirir.

Örnek:

Güneş ufuktan şimdi doğar

Yürü - y - e - lim arkadaşlar

c) Dilek-Şart Kipi: Fiile “-sa/-se” eki getirilerek yapılır. Fiilin yapılması dileğini bildirir. Bu durumda bu eki alan fiil yüklemdir.

Örnek:

Bu, taşındır" diyerek Kâbe'yi dik - se - m başına;

Ruhumun vahyini duy - sa - m da geçir - se - m taşına...

d) Emir Kipi:

Belirli bir eki yoktur. Şahıs ekleriyle çekim yapılır.

Örnek: Oraya otur ve yerinden kalkma.

Örnek: Her şey gönlünüzce olsun.

FİİL KİPLERİNDE ANLAM (ZAMAN) KAYMASI

Fiil çekimlerinde bir zaman ekinin başka bir zaman eki yerine kullanılmasına, yani fiilin bir zamana göre çekimlenip de başka bir zamanı kastetmesine fiil kipinde anlam (zaman) kayması denir.

Örnekler:

Hoca bir gün pazara iner. (inmiş)

Babam bu habere çok sevinir. (sevinecek)

Sabah erkenden kalkar, çantanı hazırlarsın. (kalk, hazırla)

Birkaç gün sonra Ankara’ya gidiyorum. (gideceğim)

Her zaman buraya uğruyor. (uğrar)

BİRLEŞİK ZAMANLI EYLEMLER

Yukarıdaki kiplerden herhangi birini alan eylemlere "basit zamanlı eylem" denir.

Birden fazla kip eki alan eylemlere "birleşik zamanlı eylem" denir. 3 çeşittir:

1. Hikâye Birleşik Zamanı:

Yapılışı şöyledir: Eylem + asıl kip eki + "- di" + kişi eki

Gel + miş + ti + m (miş'li geçmiş zamanın hikayesi, 1.tekil kişi)

Sev + meli + y + di + n (gereklilil kipinin hikayesi, 2.tekil kişi)

2. Rivayet Birleşik Zamanı:

Yapılışı şöyledir: Eylem + asıl kip eki + "-miş" + kişi eki

Gör + ecek + miş + iz (gelecek zamanın rivayeti, 1.çoğul kişi)

Ağla + sa + y + mış (dilek - şart kipinin rivayeti, 3.tekil kişi)

3. Şart (Koşul) Birleşik Zamanı :

Yapılışı şöyledir: Eylem + asıl kip eki + "-se" + kişi eki

Anla + dı + y + sa + nız (di'li geçmiş zamanın şartı, 2.çoğul kişi)

Dön + ü + yor + sa + m ( şimdiki zamanın şartı, 1.tekil kişi)

Hiç yorum yok: